Bizim siyasi partilerimizin eksikleri var tabi ama asıl sorun eksiklerinde değil fazlalıklarında…
Gelin bu fazlalıkları çıkaralım bu partilerden ve son kertede değerlendirmemizi geriye kalan ne varsa onun üzerinden yapalım.
O fazlalıklar ki partilerin gerçek yüzünü görmemizi engelliyor. Ölüm ve sonrasına değil Hayata dair ne düşündüklerini, insanın kimliklerine değil bizatihi insana dair hayallerini, bir etnik kimliğe değil hepimize dair fikirlerini görmemizi engelliyor.
Kimi parti bu fazlalığı bile isteye tutuyor içinde çünkü onu çıkarınca geriye bir şey kalmıyor o partiden. AKP’den dini, MHP’den ırkı çıkarınca geride bu topraklara, bu topraklarda yaşayan bizlere dair hemen hiç bir şey kalmıyor…
Kimi parti ise fazlalıklarının yük olduğunun, kendisine engel teşkil ettiğinin farkında. Farkında çünkü kendi özünün değerini biliyor. CHP’den Devletçiliği, HDP’den PKK’yı çıkardığınızda geriye kalan şeyler bence çok değerli. Bu toprakları bile aşan güzellikler kalıyor geriye. Üstelik bu her iki partinin de bu yüklerin bilincinde olduğuna inanıyor ve bu sebeple her ikisini de destekliyorum.
Şeklin yani bahsettiğim bu fazlalıkların özden daha değerli olduğunu iddia eden de vardır tabi ama felsefi olarak bu varoluşun ilk aşamasında kalmışlıktır. Filozofun dediği gibi önce şeklen var oluruz, özümüzü sonra inşa ederiz. Ve insan o özden ne yaratabiliyorsa ondan ibarettir. Öz, şekli aşamamışsa varoluş tamamlanamamıştır. Varoluşunu tamamlayamamış, hala yüklerine, özü olmayan sloganlara takılı ve daha ötesi mahkum kalmış partiler bize layık değildir.
Ancak tüm partileri yüklerinden arındırıp son kararımızı buna göre verdiğimizde gerçekten bir SEÇİM yapmış olacağız sevgili dostlar.