R. T. Erdoğan’ın ülkenin başında olması bizim bu dönemdeki en büyük şansımızdır.
Evet ciddiyim.
Gülün gülün. Ben bile gülüyorum kendime.
Hani hep özgür düşünce, bağımsız eleştirel bakış diyoruz ya. İşte o bakış bazen taban tabana zıt olduklarınızın da hakkını teslim etmenizi gerektirir. Bu düşüncemi söylemesem bu kez ben hep savunduğum özgür düşünceye aykırı davranmış olurdum.
Görünen o ki Fetocular tahminimin çok ötesinde devletin tüm sistemlerine ve oraların da en kilit noktalarına yerleşmişler. Allah muhafaza eğer bu süreç bir on yıl felan daha böyle gitseymiş, CIA’nın kucağında zıplayan Fetullah darbeye felan gerek duymadan ülkenin fiili hakimi ve devrilemez lideri olacakmış.
Evet biliyorum ki bu derece güçlenmelerinde AKP’nin suçu çok büyük ve eğer böyle uygun bir ortam bulamasalar bu süreç bu kadar hızlı ilerlemeyecekti. Ancak belki bu da bizim şansımız.
Aynı sizler gibi ben de 15 Temmuz’dan beri konuyla ilgili yazıları, haberleri takip ediyorum. Görünen o ki Feto’nun ordu içindeki yapılanması 1989’da bile güçlüymüş. O sene yapılan askeri lise (ya da harp okulu) sınav sorularını Fetocuların çaldığı söyleniyor. Yani 1989’da sınav sorularını çalacak kadar askeriye içinde güçlü durumdalarmış. Askeriyede böyle ise diğer kurumlarda çok daha güçlü olduklarını varsaymak hatalı olmaz sanırım.
AKP’nin başa geldiği 2002 yılına kadar bu güçlerini kat kat artırmış oldukları da akla uygun. Yani AKP iktidara geldiğinde zaten çok güçlü bir yapıyla karşı karşıyaydı.
Feto’nun ilk zehirli tohumlarını 80 ihtilalinden sonra ekmeye başladığını biliyoruz. Komünizm korkusundan dolayı ihtilalin ezmediği bu dinci tayfa bu fırsatı değerlendirdi. Arka bahçeleri olan imam hatipler de en çok bu dönemde açıldı.
Yani ilk suçlu askerin bizzat kendisi.
İhtilalden sonra bu ülkede başa geçmeyen (iktidar veya iktidar ortağı olarak) parti, siyasi düşünce kalmadı desek yeridir.
Özal, Demirel, Ecevit gibi tüm siyasetçiler, merkez sağ ve merkez soldaki tüm partiler bir şekilde gücü ellerine geçirdiler. Maalesef bunların hiçbiri bu yapıyla mücadele etmedi. Okullarına, yurtlarına, dersanelerine, kadrolaşmalarına kimse ses çıkarmadı.
Yani askerden sonra suçlu listesine merkezdeki tüm siyasetçileri yazabiliriz.
Sonraki suçlu biziz. Yani halk.
İyi eğitim verdikleri için çocuklarımızı onların dersanelerine, okullarına gönderdik. Abdestliden zarar gelmez diye güvenerek çocuklarımızı onların yurtlarına gönderdik. Bazen seçeneksizlikten ama çoğu zaman “bilerek” onları seçtik.
Geriye bakınca birçok şey ne kadar farklı görünüyor. Lisede bana da kancayı takmışlardı. Işık evlerinde ben de maklube yedim bolca. Feto’nun kasetlerini dinleyip, vaaz videolarını izleyip, o sıkıcı Risaleleri okudum ben de. Polis çocuğu olmasam, Ankara’da kalabileceğim bir Emniyet Öğrenci Yurdu olmasa üniversitede iken belki ben de onların tanımlamasıyla bir “muhabbet fedaisi” olacaktım bilemiyorum. Bazı arkadaşlarım oldu da. Hem de çok akıllı çocuklardı. Umarım sonrasında gerçeği görüp kendilerini kurtarmışlardır.
Lafı dağıtmayalım.
En son suçlu da AKP’dir. Bu süreci hızlandırdığı, henüz ele geçirmedikleri kilit noktaları Fetoculara altın tepside sunduğu için.
Sezen Aksu öyle bir şarkı yapmış ki sanırım alıntı rekoru kırmıştır. Yani efenim Sezen’in dediği gibi “Masum değiliz hiçbirimiz.”
Peki neden Erdoğan bizim en büyük şansımız olsun ki. O olmasa bunlar bu güce belki ancak 2030 yılında kavuşabileceklerdi di mi? Haklısınız. Muhtemelen AKP iktidarı bu süreci bir 10-15 yıl geriye çekti.
Yani örneğin bu güce 2030 yılında kavuşacakken 2010 lu yıllarda kavuştular.
Yani Duru 21 yaşındayken bu gerçekleşmeliydi. İşte ben bunu boş bir söylem olarak görüyorum. Varsın kızım o zaman bu sıkıntıyı yaşayacağına şimdi ben yaşayayım. Bundan da öte inanın ki o çete bu aşamaya er ya da geç gelecekti. Er ya da geç bu gücü zaten eline geçirecekti. O sinsilerle hiçbir siyasi baş edemeyecekti. İşte o zaman hem daha çok vakit kaybetmiş olacak ve hem de daha kötüsü onu engelleyemeyecektik. Onu engellemeye her kim yeltense “din düşmanı” damgasını yiyecekti. Hatırlayınız YAŞ’ta Fetocu subayların ordudan ilişiği kesilmek istendiğinde Fetocu basın ve diğer muhafazakar basın her seferinde ne yazıyordu, ülkenin dindarları ne diyordu:
– Ordu namaz kılan subayları ihraç ediyor.
– Zaman gazetesi okuduğu tespit edilen subay ordudan ihraç edildi.
– Dinsiz ordu
Eminim siz de bunları hatırlıyorsunuzdur. Örneğin o dönemde CHP başta olsa idi soruyorum size böylesi büyük bir temizlik için halk CHP’ye destek verecek miydi? Tabi ki vermeyecekti.
Eğer başta sağcı bir parti olsaydı o zaman da zaten Fetocular o partiye de sızacak ve böyle bir temizliğe müsaade etmeyeceklerdi. Sızmamış olsalar bile hiçbir sağ iktidar bunu yapmaya gerek duymayacaktı. Zaten AKP de öyle yapmadı mı? Win-Win Kazan-Kazan oynadılar. İktidar onlara kilit noktaları verdi onlar da karşılığında yargıyla vs muhalefeti sindirdi. Ne zaman ki aç gözlülük yapıp iktidara tam olarak sahip olmak istediler (MİT operasyonu) işte ancak o zaman Erdoğan kendilerine cephe almaya başladı. Sonrasındaki temizliği ise ancak Erdoğan gibi güçlü ve kendisine “dinsiz” demenin gülünç olacağı bir lider yapabilirdi.
Özetle senaryo öne çekildi ama öne çekilmesi muhtemelen hayırlı oldu.
Şimdi birlik halinde bu şerefsizleri ülkedeki her kurumdan temizlemek lazım.
Feto’ya bu darbe teşebbüsünü yaptıran CIA yani Amerika’dır. Komplo teorilerini sevmeyen ben bile buna eminim.
Şimdi çelik-çomak oynamayı bırakmak, kutuplaşmaya son vermek, hiçbir kesimi ötekileştirmeden birlik olarak bu sorunu çözmek zamanıdır.
Cumhurbaşkanının OHAL’i ilan ettiği açıklamasını dinlerken sanırım ilk kez onun beni de temsil ettiğini düşündüm. Yani ilk kez onu Cumhurbaşkanım gibi hissettim ve bu sebeple olsa gerek seyrederken üzüldüm. Sürekli OHAL’in çok da kötü bir şey olmadığını söyleyip durması, başka ülkelerin de (Fransa-Almanya) OHAL ilan ettiklerini sürekli tekrarlaması ve bu şekilde OHAL ilanının etkisini yumuşatmaya çalışması bu güzel ülkenin bir vatandaşı olarak beni üzdü.
Kendisine açık çağrımdır: Bu ülkenin en üretken, en akıllı, en verimli olan kesimini yani o Gezici dediğin kesimi yanına bir alabilsen kendini kimseye böyle nerdeyse acındırarak anlatmak zorunda kalmazsın. Biz sana da bu ülkeye de yeteriz. Fetocuların sosyal medyada şu anda harıl harıl yürüttüğü; gözaltındaklere işkence yapıldığı, tecavüz edildiği vs türündeki dezenformasyonla senin aktrollerin başedemez ama biz edebiliriz. Yeter ki:
– İnsanları ötekileştirme, kutuplaştırma.
– Bak biz gereğinde senin yanında da durmasını biliyoruz. Amerika’nın ülkemizde böyle bir şerefsizlik tezgahlaması hepimizin kanına dokunur merak etme. Yeter ki HUKUKUN içinde kal.
– Üç kuruşluk dünya malı için, yandaşlara peşkeş çekeceğim diye haksızlıklar yaparak, tapelere konu olarak başkalarının eline koz verme.
– Bizi kabullen biz de seni kabullenelim. Elele bu ülkeyi güzel bir geleceğe taşıyalım.
– Şu başkanlık hevesinden, şu gereksiz istekten vazgeç.
– Atamalarda, işe alımlarda liyakat esasını getir ve ödünsüz uygula.
– Yeni ve insan haklarına dayalı bir Anayasa hazırla.
– Şu Allah, Din meselelerini siyasete karıştırma. Bunun ne kadar sakıncalı olduğunu hepimiz gördük işte.
– Ülkede barış ortamını sağla.
– Cumhurbaşkanına hakaret suçunu kaldır. Çoluk çocuğu bu yüzden hapse tıkmak sana sadece zarar veriyor. Bu yöndeki tüm davaları düşür. Sen her kesimi kucaklarsan kimse sana küfretmez zaten.
– Fetö yargılamasının çabucak ve mümkün olduğunca adil bir şekilde bitirilmesini sağla. Suçsuzların hemen aklanmasını sağla.
– Eğitim sistemini seküler bir şekilde yeniden düzenle. İnsanları imam hatiplere mecbur bırakma. İmam Hatiplerin sayısını ihtiyaçla sınırla.
– Ha bir de Gezi Parkına dokunma. O artık onur meselesi oldu. Bir de son not lütfen şu AKM’yi aç. Tamam tamam bu son; şu İstanbul trafiğine bir çare bul.
Karşılıklı her kesim birbirine saygı duysun. Çalışalım, güçlenelim. Güçlü, barış dolu bir ülke olalım.