Şöyle bir tehlike olduğunu ve bu tehlikenin hemen hepimiz için söz konusu olduğunu gözlemliyorum: Bu süreçte görevden alınan insanların çoğu dindar insanlar. Bu da bizi şöyle bir hatalı önerme silsilesine götürüyor;
-Dindar insanlar genelde AKP seçmenidir.
— AKP hem dindar hem de böyle kalifiye insanları normalde görevden almaz hatta kadroların böylesi insanlarla dolmasını ister.
— Bu durumda bir kişi dindar olmasına rağmen görevden alınıyorsa bu kişi FETÖ üyesidir.
Yani dindar insanları zihnimizde Ya AKP’li ya Fetocu olarak iki safa ayırıyoruz. Onların bir üçüncü yolu seçmiş olma olasılığını göz ardı ediyoruz.
Bu durumda aslında delilden sanığa gitmiyoruz, hatalı bir şekilde sanıktan delile gidiyoruz. Üstelik bunu da yanlış olması çok muhtemel sentetik bir önermeye dayanarak yapıyoruz.
Halbuki mütedeyyin bir insan pekala her ikisini de reddetmiş olabilir. Ya da zamanında bu taraflardan birini desteklediği halde özellikle 17-25 Aralık olaylarından sonra bu ikili arasındaki sıcak savaştan dolayı tarafsız kalmayı tercih etmiş olabilir. Unutmayalım Sıffin Savaşında Ali ile Muaviye birbirine girdiğinde “Hüküm yalnızca Allah’ındır.” (En’am: 57) diyerek her iki tarafı da seçmeyip ayrılanlar olmuştu (Hariciler). Hem AKP kendini ne sanıyor ki FETÖ üyesi olmayan her dindar bendendir gibi bir mantık yürütebiliyor. Bu durumda örneğin Antikapitalist Müslümanları nereye koyacağız?
Şimdi kendinizi öyle birinin yerine koyun… Yani vicdanını ve beynini kimseye kiralamamış, inancını birilerine dayandırma acizliğine düşmemiş ama tam da böyle olduğu için görevinden alınmış ve hatta tutuklanmış olan birinin yerine koyun kendinizi… Derdinizi kime anlatırsınız ki? Böyle bir genellemenin kurbanı olmak kim bilir ne acıdır. Bir terör örgütü üyesi olarak yaftalanmak… Belki kendisini savunacak Avukat bile bulamamak… Belki en yakınlarının bile kendisine şüphe ve korkuyla yaklaşması…
Böyle bir muamele bağımsız dindarlara karşı ikinci bir 28 Şubat eziyeti olmaz mı?
Olması gereken kişinin gerçekten FETÖ üyesi olup olmadığını “açık delillere dayanarak” ortaya koymak ve ona göre işlem yapmaktır. Aksi yine ve yeniden haksızlık, acı ve öfke doğurur.