Yunanistan yarın kapıları açacak ve Mülteciler ülkemize gelmeye başlayacak.

Ülkemizi güzelleştirsin diye %50’nin seçtiği başbakan çıkmış “Bizim aldığımız her bir mülteciye karşılık biz de Avrupa’ya bir mülteci göndereceğiz” diyor.

Yani bizdeki mülteci sayısında artma olmayacakmış. BİR bize BİR Avrupa’ya.

E o zaman çok iyi. Yani madem bir tane bize geldiğinde bir tane de onlara gidecek ve bunun için üste de para alacağız o zaman bu harika.

Tam ben de böyle düşünüp ülkenin malum %50’si kadar sevinecekken birden aklıma takılıyor: Acaba diyorum Avrupa’ya gidecek olan mültecileri belirlemek için neden bir komisyon kuruldu?

Sonra diyorum ki; Yok arkadaş bu ülkede bana sevinmek haram. Komisyon mülteciler arasında eğitimli, meslek sahibi, sanatçı, sporcu, Avrupa’ya uyum sağlayabilecek, orada işe yarayabilecek kim varsa onları seçip Avrupa’ya gönderecek. Geriye kalan eğitimsiz, hırsız, uğursuz milyonlarca yabancı bizim ülkemizde yaşayacak.

Aynen ülkede yetiştirdiğimiz meyvelerin en güzellerini seçip onları Avrupa’ya gönderiyer olduğumuz, kalan çürük çarık meyveyi de bizim yediğimiz gibi yani. E Avrupalı o meyve için nasıl para veriyorsa Mültecinin iyisi için de o yüzden para veriyor işte.

Zaten Avrupa mülteciden korkmaz. Aksine sistemini Mülteciler üzerine kurmuştur. Yeter ki sorun çıkarmayacak, işe yarayacak insanlar olsunlar. Yani onların bir özveride bulunduğu yok.

Peki bizim yöneticilerimiz neden kendi halkına, ülkesine bu kötülüğü yapıyor diye düşünüyorum. İlk etapta aklıma gelenler şunlar:

1- Gelen hemen hemen tamamı sünni müslüman olan bu mültecilerin ileride vatandaş yapılacağı bence kesin. Vatandaş olduklarında %99 oranda AKP’ye oy verecekleri de malum.

2- Avrupa’dan bu iş için alınacak para.

3- Avrupa’nın, ülkesinde sorun yaratacak mültecilerden, bu savaşı körükleyen RTE’yi de sorumlu tutacak olduğunu bilip bu sorunlu mültecileri kendi ülkemize alarak Avrupa’nın hiddetini azaltma çabası.

Yani bu iş sonunda parayı cebe koymuş, Avrupa ile iyi geçinmiş ve bir sonraki seçimi de garantilemiş oldular. Ya sen ne sandın, seni beni önemsediklerini mi?