Ermeni Soykırımını inkarı suç sayan yasayı kabul ettiği için Alman malı Golf aracımı değiştirmeye karar verdim.
Evim Anadolu yakasında iş yerim Avrupa yakasında olduğu için otomobilsiz kalamam. Metrobüse binmiyorum çünkü metrobüsleri Hollanda’dan alıyormuşuz. Hollanda’nın %70’i ateistmiş. Ben ateistlerden alınan bir araca binmem arkadaş. O yüzden otomobil şart.
En iyisi dedim gidip İtalyan malı Fiat Linea alayım. İyi de bir arabaymış. Ama birden aklıma geldi. Yav bu İtalya değil miydi bölücübaşı APO’yu ülkesinde saklayan. O zamanlar İtalyan mallarını hep boykot etmiştik. Pis İtalyanlar. Onun üzerine bundan vazgeçtim.
Madem o zaman dedim gidip bir Fransız malı Peugeot alayım. Yol faresi lakabı var. Seri araba. Ama hafızam gene önüme çıktı. E kardeşim sen yasayı geçirdi diye Alman malı arabayı satıyorsun da asıl Ermeni dostu olanlar bu pis Fransızlar. Ermeni anıtı bile diktiler ülkelerine. Koşa koşa çıktım Peugeot bayisinden. Bir yandan da bağırdım Paris dediğin yerde bir tane ağaç bile yok. O Eyfel Kulesi de size girsin diye.
Soluğu İsveç malı Volvo’da aldım. Şık, güvenli bir araba. Tam satıcıyla el sıkacakken birden aklıma Peygamber Efendimize hakaret içeren karikatürlerin yayınlanmasına İsveç Mahkemesinin onay verdiği gelmesin mi. Lanet olsun size, kıçınız dona dona geberin o soğuk ülkenizde diyerek kaçtım oradan da.
Hemen Volvo’nun karşısında İngiliz Jaguar vardı. Pahalı filan ama kredi çekerim gene de bunu alırım dedim. Jaguar bu boru değil. Hangi modeli en ucuzdur acaba diye düşünürken birden hatırlayıverdim. Yahu kardeşim biz Musul’u, Kerkük’ü bu kefereler yüzünden kaybettik. Onlar olmasa su gibi petrolümüz olurdu. Bunlar bildiğin bizim misakı milliyi böldüler. Aman dedim uzak olsun bana. Puslu, sisli ülkenizi başınıza çalın diye diye hışımla çıktım oradan da.
Ford dedim. En iyisi Ford. Arabaların şahı. Dünyanın ilk araba markası. Köklü firma. Tam deneme sürüşü yapacaktım ki bayideki televizyonda YPG armalı üniforma giymiş olan Amerikan askerlerini görmeyeyim mi. Soysuzlar! Yüzümüze gülerken arkamızdan iş çeviriyorlar. Zaten Dünyanın tüm pisliğinden siz sorumlusunuz diye diye sinirle terk ettim orayı da.
Yok arkadaş dedim böyle olmayacak. Ben bundan sonra karşıya deniz otobüsüyle geçeyim. Şimdiye kadar öyle yapmadığım hata zaten.
Kuruldum deniz otobüsüne. Bu arada neymiş şu deniz otobüsü diye araştırmak için googlea girdim. Amerikan malı olduğu için googleı sevmiyorum. Uzun süre Rus malı Yandex kullandım ama bu son uçak krizinden sonra zaten bu pis komünistlere güvenende hata deyip mecburen googlea döndüm. Googledan bakıp da deniz otobüslerinin Norveç’ten alındığını öğrenince gözlerim faltaşı gibi açıldı. “İndirin beni buradan” diye bağırmaya başladım. Görevliler inemeyeceğimi söyleyince arbede çıktı. Beni bir kamaraya kapatmak zorunda kaldılar. İnince de polise teslim ettiler.
Şu anda anlı şanlı Türk Polisinden dayak yiyorum. Vur aslanım, vur yiğidim! Ellerin dert görmesin. Bir de Osmanlı tokadı alayım.