Bi Şeyler

VOLTA

Bir yandan ben orada değilmişim gibi kendi kendine ne yaptım ben deyip duruyor bir yandan da koca odanın içinde üç dört adımlık voltalar atıyordu.

İşaretle orta parmakları arasına kıstırdığı sigaraya rağmen sağ elinin parmaklarını sürekli birbirine değdiriyor, cebine soktuğu sol elinin ise orada bile rahat durmayıp sürekli kıpırdandığı kumaşın hareketlerinden belli oluyordu.

E ne yaptın peki anlat da ben de bileyim dedim.

Kafasını bir anlığına bana çevirip anlamsızca baktı ve huzursuz voltasına geri döndü.

Sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi durdu. Birkaç saniye düşünüp bir yandan hâlâ kıstırılmış sigarayı tutan işaret parmağını bana doğru sallayıp halledebilirim dedi. Bu meseleyi halledebilirim. Sevindi.


OTURMAK

Oturmak bir eylem midir bilemedim. Eylem farkındalık gerektirir. Oturmak, oturmak, oturmak. Al işte üst üste söyleyince anlamsızlaşan kelimelerden biri daha. Oturmak, oturmak, oturmak, oturmak. Öff o aklınıza gelen diğer kelimeyi yazmayacağım. Sevmiyorum öyle şeyleri yazmayı. Uzun süre aynı pozisyonda oturunca oturmak, oturmak, oturmak oturma şeklinizi değiştirmeniz gerektiğinde anlık bir farkındalık oluyor denebilir mi? Sağ bacağım yoruldu dur şimdi de sol bacağı sağın üstüne atayım. A dur ezan okundu şimdi bacak üstüne atmak yakışık almaz gibi. “Niye yakışık almazmış?” “Sen kimsin, nereden çıktın? Hem benim iç sesimi oturmak, oturmak, oturmak, oturmak, oturmak nasıl duydun da cevap veriyorsun.” “Ne iç sesi be senin için yok ki.” Sahi üst üste söyleyince anlamsızlaşmayan kelime var mıdır acaba? Belki vardı ve o kelime sihirlidir. Onu bulunca her şeye hükmedersin. Ursula Le Guin’in kulakları çınlasın. Öldü o kulakları çınlamaz. Hatta kulakları çürümüştür çoktan. “Gene mi BEN? Git başımdan.”


GÜLÜŞ

Rona Serozan ölmüş.

Kim ki o?

Bizim medeni hukuk hocasıydı.

Yaşlı mıydı?

Ölecek kadar değil.

O ne demek şimdi, Ölecek kadar yaşlılık nasıl oluyor?

Bilmem dedi. Sağlıklı görünüyordu işte. Bir nefes daha çekip rüzgara doğru üfledikten sonra sigarasını attı. “Hadi gidelim artık”. Ayağa kalkınca elimi tuttu. “Üşümüş elin.”

İyi ya ısıt o zaman.

Görevimmiş gibi söyledin dedi. Güldü.

E bir erkeğin kız arkadaşına karşı görevlerinden biri de ellerini ısıtmaktır. Boşuna mı sevgilim yaptım seni. Güldüm.


FOTOĞRAF

Bir fotoğrafa bakıyorum ve o fotoğraftaki herkesin çoktan ölmüş olduğunu düşünüyorum birden. Üstelik öyle basit tipler değil. Biri Einstein mesela. Öbürü Eva Curry, diğerleri Schrödinger, Heisenberg falan. Evet kedili düşünce deneyini yapmış olanla belirsizlik terosinin sahibi olan. Max Planck da var karede ve yanlış hatırlamıyorsam bu fotonun öncesinde ya da sonrasında Einstein’le çok tartışmışlar şu kuantum meselesinden dolayı. Einstein Tanrının bal gibi de zar attığını kabul etmek istememiş. Şimdi bil bakalım ben hangi fotoğrafa bakıyorum?

One Comment Kendi yorumunu ekle

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s