Edebiyat

  • ACAYİP DELİ

    “Gördüğüm en acayip delisin sen.” Böyle demişti geçenlerde kahveci. Haklıydı belki de. Belki de deliliğin de kademeleri vardı. Bu ihtimal korkuttu beni. Sordum ona “Kendi içinde belirgin bir hiyerarşisi, her deli tipinin uyması gereken davranış kalıpları varsa delilik de bir tür normallik sayılabilir mi?” diye. Kısa bir süre ne söylediğimi algılamaya çalıştı önce. Koyu gri…

  • HAZİRAN YAĞMURU

    Çocuk kafasını babasına doğru kaldırmak istiyor ama babasının başının hemen yanından, dünyayı ilk defa aydınlatacakmış gibi bir şevkle parlayan güneş iri, yeşil gözlerine saldırıp buna engel oluyordu. Ancak sol gözünü tamamen kapatıp sağ gözünü de iyice kısınca kaldırabildi kafasını. Kaldırınca da sordu hemen “Bugün ne olacak ki baba?” Evdeyken babasını duymuştu. “Bugün çok güzel olacak”…

  • Zoraki Sohbet

    Denizde minik ve anlık dalgalar vardı. Sanki deniz insana şaka yapıyor gibiydi. Bir var bir yok. Bakmak insanı yoruyordu. Şu anda benimle aynı yerde olup aynı manzarayı seyreden kaç kişi buna dikkat ediyor acaba diye düşündüm. Elimdeki şişede bulunan son birkaç yudum bira konuştu “He tabi sen bunu düşünüyorsun ya en akıllı sensin. Tövbe ya…

  • PİS SOSYALİSTLER

    – Hayırdır Ferit soluk soluğasın. – Koministleri dövmekten geliyoruz abi. Meydanda toplanmışlardı kızlı, erkekli. Sosyalizm, komünizm falan diye bağırıyorlardı. Bizim reis haber verdi de biz de baskına gittik. Ağzını yüzünü düzledik hepsinin bir görseydin hah hah! – Aferin size. Memleketi kurtardınız yani. – Nasıl abi? – Yok bi şey. Dertleri neymiş, ne istiyorlarmış peki? –…

  • ŞEKERSİZ ÇAY

    “Çay dediğin ince belli, küçük bardakta içilir.” dedi hafif çatallı bariton sesiyle.”Ne fark eder Cevat abi?” dedim. Sesim biraz umursamaz çıkmış olmalıydı ki kızdı. Sol kaşını hafifçe kaldırarak cevap verdi. “Estetik ulan estetik! Ne o öyle çorba kasesi gibi fincanda yarım litre çay içmek. Amaç hayvanlar gibi işkembeyi doldurmaksa olur ama insanız biz. Yok mu…

  • SOKAK

    Yürürken hafifçe tökezledi. “Allah’ın belası arnavut kaldırımı!” diye söylendi. “Bu taşlar bu kadar geniş aralıkla döşenir mi yahu! İnsan biraz dikkatsiz yürüse bileğini burkması işten bile değil. Benim 44 numara ayağım bile neredeyse iki taşın arasına sığacak. Eskiden hiç böyle değildi bu yol. Belediye artık hiç ilgilenmez oldu bu sokakla.” Ellerini paltosunun ceplerine sokunca elleri…

  • Ezginin Günlüğü

    Acımasız olmak için zorlama kendini. Sana yalan söylüyorlar. En çok inandığın şeyi savunurken bile her zaman dimdik durmak zorunda değilsin. Politikacıların bu yalanlarını boş ver. İçine eğil, çırılçıplak kalana kadar soy kendini tüm kabuklarından. Küçült kendini. Gençleştir. O çirkin kabukları ayrılmaz bir parçanmış gibi giyinmeden önceki haline dön yavaşça. 16 yaşına dön önce. Henüz bir…